“Sevgilini mutlu etmenin en iyi yolu bu!” şeklinde yüksek sesle çağrılar gerçekten doğru mu? Çikolatalar, çiçekler, mücevherler, dev peluş ayılar… Bu gerçekten aşkı mı yansıtıyor yoksa iyi pazarlanmış bir tüketim çılgınlığının parçası olabilir mi?
Sevgililer Günü’nün kökeni Roma İmparatorluğu’na kadar uzanıyor. Roma İmparatoru II. Claudius, savaş için genç erkeklerin evlenmesini yasaklamıştı. Ancak Aziz Valentin, bu yasağa karşı aşıkları gizlice evlendiriyordu. Hapsedilen ve 14 Şubat’ta idam edilen Valentin’in anısına, yüzyıllar sonra 14 Şubat, aşkın ve romantizmin sembolü haline geldi. Ancak 20. yüzyıldan itibaren hızla ticarileşerek küresel bir alışveriş festivaline dönüştü.
Bugün dünya çapında her yıl milyarlarca dolarlık harcama yapılıyor. Örneğin, 2023’te yalnızca ABD’de Sevgililer Günü harcamaları 25,9 milyar doları aştı. Türkiye’de de benzer bir tablo var; sevgililerine hediye almak isteyenler, çiçekçileri, kuyumcuları ve online mağazaları ziyaret ediyor. Hediyeler arasında en çok tercih edilenler arasında çikolata, çiçek, takı ve kişiye özel ürünler yer alırken, restoran rezervasyonları ve tatil planları da büyük bir sektör oluşturuyor. Ancak bu hediyelerin gerçek bedeli nedir?
Doğaya Zarar Veren Uygulamalar ve Sürdürülebilir Alternatifler
Sevgililer Günü hediyelerinin çoğu çevresel açıdan ciddi maliyetler taşıyor. Çiçekler, özellikle güller, sıcak iklimlerden soğuk bölgelere taşınırken büyük karbon emisyonlarına neden oluyor. Çikolatalar da tropikal ormanların yok edilmesiyle üretiliyor ve kakao üretiminde çalışanlar düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Üstelik tarım ilaçları doğaya zarar veriyor. Bu noktada, daha sürdürülebilir alternatifler tercih etmek, sadece çevreye değil, geleceğe de katkı sağlamak demek.
Pırlanta yüzükler ve altın takılar gibi değerli mücevherler de büyük bir tüketim kalemi oluşturuyor. Ancak altın ve elmas madenciliği ciddi çevresel ve etik sorunlar içeriyor. Siyanürlü altın madenciliği su kaynaklarını kirletirken, elmas ticareti bazı bölgelerde insan hakları ihlallerine yol açabiliyor. Bu, Sevgililer Günü’nün ticarileşen yüzünün, gezegenimize ne kadar büyük zarar verdiğini bir kez daha gösteriyor.
Sevgililer Günü hediyeleri genellikle plastik ambalajlarla sunuluyor: Kalpli balonlar, süslemeler, peluş oyuncaklar ve şatafatlı kutular… Ne yazık ki, bu nesneler birkaç gün içinde çöpe atılıyor ve büyük ihtimalle doğada yüzlerce yıl kalacak. Bu tür hediyeler, yalnızca kısa süreli mutluluklar sağlıyor, ancak doğaya ciddi zararlar veriyor.
Daha Sürdürülebilir Bir Sevgililer Günü Mümkün mü?
Sevgililer Günü, bilinçli seçimlerle dolu dolu yaşanabilir. Örneğin, doğada vakit geçirmek, el yapımı hediyeler hazırlamak, yerel üreticilerden alışveriş yapmak ya da bağış yaparak sevgimizi göstermek, çok daha anlamlı bir kutlama şekli olabilir.
Daha sürdürülebilir hediye seçenekleri de mevcut. Organik çikolatalar, yerel üretim çiçekler, geri dönüştürülebilir ya da ikinci el takılar gibi alternatifler, hem doğaya dost hem de sevdiklerimize değer veren hediyelerdir. Ayrıca, bir deneyim hediye etmek de oldukça güzel bir alternatif olabilir: Birlikte alınacak bir kurs, doğada geçirilecek bir gün ya da anlamlı bir sosyal projeye katılmak, bir ömür boyu hatırlanacak hediyeler yaratabilir.
Sevgililer Günü, popüler kültürün etkisiyle büyük bir tüketime dönüşmüş olabilir, ancak bunun yerine doğa dostu alternatifler tercih ederek gezegenimize olan sevgimizi gösterebiliriz. Hediyeleri daha anlamlı hale getirebiliriz: Daha az tüketerek, daha çok anlam katarak ve doğaya zarar vermeyen seçimler yaparak, Sevgililer Günü’nü daha sürdürülebilir bir şekilde kutlamak mümkün. Seçim bizim.