Sürdürülebilirlikle ilgili dünya genelindeki gelişmeler hız kesmeden devam ediyor. Çevre politikalarından enerji anlaşmalarına, iklim değişikliğinden gıda güvenliğine kadar birçok önemli haber gündemde. İşte bu haftanın öne çıkan başlıkları:
ASKİ’ye Çevre Cezası: Tuz Gölü Tehlikede mi?
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne (ABB) bağlı ASKİ, çevre ihlali nedeniyle 5 milyon 130 bin 806 lira para cezasına çarptırıldı. Çevre Bakanlığı, Şereflikoçhisar’daki evsel atıkların izinsiz bir şekilde ABB’nin depolama sahasında biriktirildiğini tespit etti. Ancak olayın en dikkat çekici kısmı, ASKİ’nin arıtma tesisinin devreye girmemesi ve bu nedenle atık suların doğrudan Tuz Gölü’ne deşarj edilmesi oldu.
Türkiye’nin en hassas ekosistemlerinden biri olan Tuz Gölü, birçok endemik türe ev sahipliği yapıyor. Atık suyun doğrudan göle karışması, sadece suyun kalitesini değil, göldeki canlı yaşamını da tehdit ediyor. Çevreciler, bu tür ihlallerin sadece cezalarla geçiştirilmemesi, daha sürdürülebilir çözümler üretilmesi gerektiğini vurguluyor. Peki, ASKİ’nin arıtma tesisindeki bu sorun nasıl çözülebilir? Ankara Büyükşehir Belediyesi bu konuda nasıl bir adım atacak?
Tarımda Biyogüvenlik Alarmı: Virüslü Domates Tohumları Türkiye’ye Giremedi
Antalya Havalimanı’nda Tarım Bakanlığı yetkilileri, Çin menşeli 11,5 kilo domates tohumunda virüs tespit etti. Ülkeye sokulmak istenen bu tohumlar derhal iade edilirken, benzer olayların geçmişte de yaşandığı belirtildi.
Tarım Bakanlığı yetkilileri, Çin’den gelen bu tohumların bulaşıcı hastalık taşıdığını tespit ederek derhal ülkeye girişini engelledi. Bu olay, tarımda biyogüvenlik konusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. İthal edilen tohumların taşıdığı riskler, yalnızca hastalık bulaştırma ihtimaliyle sınırlı değil; aynı zamanda yerli üretimi de tehdit edebilir. Türkiye’nin yerli tohumculuk konusunda daha fazla yatırım yapması gerektiği konusunda uzmanlar hemfikir. Tarımda sürdürülebilirliği sağlamak ve biyogüvenlik önlemlerini artırmak için atılabilecek adımlar neler olabilir?
Doğayı Yapay Zeka ile Korumak: Büyük Doğa Modeli Projesi
Teknoloji, doğanın korunmasına nasıl katkı sağlayabilir? Büyük Doğa Modeli tam da bunu yapıyor! Sanatçı Refik Anadol’un liderliğinde yürütülen proje, Türkiye’nin 33 milli parkından toplanan verileri yapay zeka ile analiz ederek açık kaynaklı bir “Yaşayan Ansiklopedi” oluşturuyor.
Türkiye İş Bankası ve MEXT’in destekleriyle hayata geçirilen proje, milli parklardaki ekosistemlerin dijital bir haritasını çıkararak bilim insanları, sanatçılar ve doğa severlere büyük bir veri havuzu sunuyor. Yapay zekanın doğa koruma projelerinde nasıl daha etkin kullanılabileceği tartışılırken, bu proje yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Büyük Doğa Modeli projesi çevre bilinci ile teknolojiyi bir araya getiren öncü çalışmalardan biri olarak öne çıkıyor.
Kadın Girişimcilere 82 Milyar Liralık Destek!
Kadın girişimciliği, ekonomik kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olarak görülüyor. Bu alanda önemli bir adım atan Halkbank, 8 Mart 2021’den bu yana 250 bin kadın girişimciye toplam 82 milyar lira finansman sağladı. Üstelik bu destek sadece maddi değil; bankanın sunduğu özel eğitimler ve teşviklerle kadınlar iş hayatında daha güçlü adımlar atabiliyor.
Banka, kadınların iş hayatında daha aktif rol almasını teşvik etmek amacıyla “Sıfır Atık ve Sürdürülebilirlik” kategorisinde ödüller de sundu. Özellikle 2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesiyle birlikte, kadınların iş dünyasında daha fazla desteklenmesi hedefleniyor.
Bu finansman desteği, kadınların ekonomik hayata katılımını arttırırken sürdürülebilir iş modellerinin de önünü açıyor.
Sürdürülebilir Moda: Üniversite Öğrencilerinden Çevre Dostu Tasarımlar
Moda dünyası büyük bir dönüşüm içinde! Çukurova Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğrencileri, üretim fazlası kumaşları çöpe atmak yerine geri dönüştürerek yepyeni kıyafetler tasarladı.
“Sürdürülebilir bir çevre için haydi el ele” diyerek başlatılan proje, moda sektörünün atık sorununa dikkat çekiyor. Kullanılmayan kumaşların çöpe gitmesi yerine tekrar değerlendirilmesi, çevresel ayak izinin azaltılmasına büyük katkı sağlıyor
Peki, bireysel olarak sürdürülebilir modaya nasıl katkı sağlayabiliriz? Hangi markalar çevre dostu üretim süreçlerine yöneliyor? Bu soruların yanıtları, modaya bakış açınızı değiştirebilir.
Van ve Bitlis’te 54 Yılın En Kurak Ocak Ayı!
Türkiye’nin en fazla kar alan illerinden Van ve Bitlis, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’ne göre son 54 yılın en kurak ocak ayını yaşadı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan verilere göre, bu bölgelerde beklenen yağışların büyük ölçüde azalması su kaynaklarını ve ekosistemi tehdit ediyor.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin bu tür ekstrem hava olaylarını daha sık yaşanır hale getirdiğini belirtiyor. Su kaynaklarının hızla azalması tarımı, hayvancılığı ve genel ekosistemi olumsuz etkiliyor. Yetkililer, su tasarrufu ve sürdürülebilir su yönetimi konusunda acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor.
Peki, bireysel olarak su tasarrufu için neler yapabiliriz? Devlet politikalarında nasıl değişiklikler su krizini önleyebilir?