Sürdürülebilirlikle ilgili dünya genelindeki gelişmeler hız kesmeden devam ediyor. Çevre politikalarından enerji anlaşmalarına, iklim değişikliğinden gıda güvenliğine kadar birçok önemli haber gündemde. İşte bu haftanın öne çıkan başlıkları:
Güneş Enerjisinde Yeni Dönem: Sanayi ve Ticaret İçin Özel Bağlantı Modeli
Sanayi ve ticaret sektörlerinde enerji maliyetlerini azaltmak ve sürdürülebilir çözümler üretmek isteyen işletmeler için güneş enerjisinde yeni bir dönem başlıyor. Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED), işletmelerin kendi elektrik ihtiyaçlarını daha verimli ve bağımsız bir şekilde karşılamalarını sağlamak için yeni bir bağlantı modeli geliştirdi. "5.1.j" modeli olarak adlandırılan bu sistem, sanayi tesisleri ve ticari işletmelerin mevcut şebeke kısıtlamalarına takılmadan, yalnızca öz tüketim amaçlı güneş enerjisi santrali (GES) kurmalarına olanak tanıyor. Bu sayede özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, yenilenebilir enerjiye daha kolay erişebilecek ve enerji bağımsızlığını artırabilecek. Ayrıca bu model, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi (CBAM) kapsamında karbon salınımını düşürmek isteyen ihracatçılar için büyük bir fırsat sunuyor. Karbon ayak izini azaltan işletmeler, uluslararası pazarda daha rekabetçi hale gelirken, aynı zamanda sürdürülebilir üretim hedeflerine de katkı sağlamış olacak. Yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik eden bu yenilikçi model, sadece ekonomik avantaj sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği güçlendiren önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Tehlike Altındaki Türler İçin Alarm Zili: ABD, Koruma Fonlarını Askıya Aldı
Dünyada biyolojik çeşitliliği koruma çabalarına büyük darbe! ABD yönetimi, nesli tükenme tehdidi altındaki türleri korumaya yönelik fonları askıya alma kararı aldı. Avcılık ve Yaban Hayatı Hizmetleri (FWS) tarafından sağlanan milyonlarca dolarlık destek, özellikle ekonomik gücü sınırlı ülkelerde yürütülen koruma projeleri için kritik öneme sahipti. Bu fonların kesilmesiyle birlikte, filler, gergedanlar, tatlı su kaplumbağaları ve kelebekler gibi birçok türün yaşam alanlarını korumaya yönelik projeler sekteye uğrayacak. Özellikle yasadışı avcılıkla mücadelede büyük önem taşıyan bu destekler, kaçak avcıların işini kolaylaştırabilir ve tehlike altındaki türlerin yok olma riskini hızlandırabilir. Uzmanlara göre bu karar, sadece vahşi yaşamı değil, ekosistem dengesini ve yerel toplulukları da doğrudan etkileyecek. Ekoturizm ve doğa koruma projeleriyle geçimini sağlayan pek çok insan, bu fonların kesilmesiyle ekonomik açıdan zor durumda kalabilir.Çevre koruma kuruluşları ve bilim insanları, ABD yönetiminin bu karardan geri adım atması gerektiğini vurgularken, küresel doğa koruma çabalarının sürdürülebilir olması için uluslararası işbirliğinin artırılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Kelebekler Sessizce Kayboluyor: Son 20 Yılda %22’lik Düşüş
Doğanın en zarif ve renkli canlılarından biri olan kelebekler, hızla yok oluyor! Yapılan son araştırmalar, kelebek popülasyonunun son 20 yıl içinde %22 oranında azaldığını ortaya koydu. Science Daily’nin yayımladığı kapsamlı araştırmada, 12,6 milyon veri analizi ile 342 farklı kelebek türü incelendi. Sonuçlar endişe verici: 107 türün nüfusu yarı yarıya azalmış durumda, bazı türlerde ise %98’e varan kayıplar yaşanıyor. Bilim insanları, bu dramatik düşüşün başlıca nedenleri olarak yaşam alanı kaybı, tarım ilaçlarının yoğun kullanımı ve iklim değişikliğini gösteriyor. Ormansızlaşma ve kentleşme kelebeklerin yaşam alanlarını daraltırken, tarımda kullanılan pestisitler de onların besin kaynaklarını yok ediyor. Ayrıca, iklim değişikliği nedeniyle artan sıcaklıklar ve düzensiz hava koşulları kelebeklerin üreme döngüsünü olumsuz etkiliyor. Peki kelebeklerin azalması neden bu kadar önemli? Kelebekler, ekosistem için kritik bir role sahip. Bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak tarım üretimine katkıda bulunuyorlar ve birçok hayvan türü için besin kaynağı oluşturuyorlar. Bu kayıplar, ekosistemlerin dengesini sarsabilir ve tarımsal verimliliği olumsuz etkileyebilir. Uzmanlar, doğa dostu tarım politikalarının benimsenmesi, habitat koruma projelerinin artırılması ve pestisit kullanımının sınırlandırılması gerektiğini vurguluyor. Küresel ısınmaya karşı acil önlemler alınmazsa, kelebeklerin yanı sıra birçok diğer tür de yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.
Fındık Üretiminde Sürdürülebilirlik: Kaliteli Verim İçin Yıl Boyu Bakım Şart!
Türkiye'nin en önemli tarımsal ihracat ürünlerinden biri olan fındık, sürdürülebilir üretim açısından kritik bir dönemeçte. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Fındık ve Fındık Mamulleri Sektör Komitesi Başkan Yardımcısı Sebahattin Arslantürk, üreticilerin sadece hasat dönemine odaklanmasının yanlış olduğunu belirterek, fındık bahçelerinin yıl boyunca düzenli bakım görmesi gerektiğini vurguladı. Fındık üretiminde yaşanan temel sorunlardan biri, yaşlanan ağaçların veriminin düşmesi ve yanlış tarım uygulamalarının kalitesiz ürünlere yol açması. Pek çok üretici, budama, gübreleme ve hastalıkla mücadele gibi temel bakım işlemlerine yeterince önem vermediğinden, verim kaybı her geçen yıl artıyor. Sürdürülebilir fındık tarımı için önerilen bazı adımlar şunlar:
Toprak analizi yaparak doğru gübreleme uygulamak
Budama ile yaşlı ve verimsiz dalları temizlemek
Kimyasal ilaç kullanımını azaltarak biyolojik yöntemlere yönelmek
Su yönetimini iyileştirerek kurak dönemlerde fındık bahçelerini desteklemek
Türkiye, dünya fındık üretiminin büyük bir bölümünü karşılıyor ve bu ürün, AB ülkeleri başta olmak üzere birçok pazarda stratejik bir öneme sahip. Ancak, sürdürülebilir bir üretim modeli benimsenmezse, küresel rekabet avantajı kaybolabilir ve sektör ciddi ekonomik kayıplarla karşılaşabilir. Tarım uzmanları, üreticilere yıl boyunca bahçelerine yatırım yapmalarını ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına yönelmelerini tavsiye ediyor.