Kimse kolay kolay hakkını teslim etmedi. Seslerini duyurmak için meydanlara çıktılar, direndiler, bedel ödediler. Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanıyorsa, bu bir lütuf değil, kazanılmış bir haktır. Ama nasıl başladı? Gerçekten neden bugün kutlanıyor? Ve en önemlisi, bugüne kadar ne değişti?
Her şey 1857’de New York’ta başladı. Kadın işçiler daha iyi çalışma koşulları için greve çıktı. Ancak talepleri kanla bastırıldı, 129 kadın işçi yangında hayatını kaybetti. Bu trajedi, kadın mücadelesinin ilk kıvılcımı oldu. Yıllar sonra, 1910’da Kopenhag’da toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin, 8 Mart’ın kadınların hak mücadelesini simgeleyen bir gün olarak anılması gerektiğini önerdi. Ve o gün bugündür, her yıl 8 Mart'ta dünya genelinde kadınların sesi yankılanıyor.
Peki, 8 Mart sadece bir anma günü mü? Hayır. Kadınların çalışma hayatında, siyasette, eğitimde, toplumun her alanında daha fazla yer almasını talep ettiği bir gün. ‘Kadınlar ne ister?’ sorusunun cevabı basit: Eşitlik, özgürlük ve adalet.
Ancak dünya genelinde kadınlar hâlâ pek çok engelle karşı karşıya. Ücret eşitsizliği, iş yerinde cam tavan etkisi, kadınların siyasette yeterince temsil edilmemesi, şiddet ve toplumsal cinsiyet normları gibi sorunlar hâlâ devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada kadınlar, eşit işe eşit ücret talebini yükseltmeye devam ederken, kadın liderlerin, bilim insanlarının, sanatçıların ve aktivistlerin başarıları, bu mücadelenin ne kadar değerli olduğunu gözler önüne seriyor.
Bugün 8 Mart’ın nasıl kutlandığı da önemli. Dünya genelinde farklı ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bazı ülkelerde kadınlar greve giderek, ekonomide kadın emeğinin önemini vurguluyor. Bazı yerlerde yürüyüşler düzenleniyor, panellerde kadın hakları tartışılıyor. Sosyal medyada farkındalık kampanyaları yürütülüyor. Ancak her ne kadar 8 Mart’ın ruhu mücadele olsa da, bazı yerlerde bu gün çiçeklerle, hediyelerle ‘kutlanmaya’ indirgeniyor. Oysa 8 Mart, bir hediye günü değil; bir direniş ve hak arayışı günü.
Peki, birey olarak biz ne yapabiliriz? Öncelikle kadın hakları konusundaki farkındalığımızı arttırabiliriz. Çevremizdeki kadınların sesine kulak verebilir, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlenebiliriz. Kadın istihdamını destekleyen projelere dahil olabilir, kadın girişimcileri destekleyebiliriz. Ve en önemlisi, her gün kadınların haklarını savunarak, bu mücadelenin bir parçası olabiliriz.
Unutmayalım, 8 Mart sadece geçmişi hatırlamak değil, geleceği şekillendirmek için de bir fırsat. Yolda hâlâ engeller var, ama unutmayalım: 8 Mart, sadece bir gün değil, bir mücadele geleneği.
Ve bu mücadele, bitmedi.