Türkiye’de Ekim ayında gıda üretimindeki hızlı artış, enflasyon rakamlarını da yukarı çekti. İHBİR Başkanı Kazım Taycı, okulların açılması ve soğuk hava koşullarının gıda talebini arttırdığını belirterek, sektördeki canlanmanın olumlu olduğunu söyledi. Ancak bu talep artışı, enflasyonu körükleyen bir etki yaratıyor. Taycı’ya göre, üretim artışı talebi karşılamaya yetse de, fiyatlardaki artış vatandaşın cebine doğrudan yansıyor.
Bu durum, yalnızca iç piyasayı değil, aynı zamanda gıda sektöründeki tedarik zincirini de etkilemiş durumda. İstanbul Ticaret Borsası (İTB) Başkanı Ali Kopuz, bakliyat sezonunun başlamasıyla birlikte tedarik zincirindeki fiyat baskısının daha da arttığını belirtiyor. Yüksek enerji tüketimi ve küresel gıda fiyatlarındaki artışın yanı sıra, sezonluk dalgalanmalara maruz kalan bakliyat üretiminin sürdürülebilirliği de tehlike altında. Tedarik zincirindeki aksaklıklar ve yüksek taşıma maliyetleri, fiyat artışlarının kalıcı hale gelmesine neden oluyor.
Gıda fiyatlarındaki bu yükseliş, özellikle düşük gelirli aileleri zor durumda bırakarak, eğitim gibi diğer temel ihtiyaçlara ayrılan bütçeyi de olumsuz etkiliyor. İstanbul Planlama Ajansı'nın raporuna göre, eğitim harcamalarının son dönemde %30'a yakın artması, yoksulluk sınırında yaşayan aileler için ek bir yük oluşturuyor. Özellikle okula başlayan çocukların kırtasiye, kıyafet ve ulaşım masrafları, ailelerin gıda bütçelerini de zorluyor. Raporda, ekonomik sağlığın toplum üzerindeki sosyal etkileri ve bu durumun gelecekte yaratabileceği ekonomik risklere dikkat çekildi. Hanelerin gıda ve eğitim gibi temel ihtiyaçlardaki bu artış, enflasyonla mücadele için daha kapsamlı politikaların hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor.
Bu ekonomik baskı, yalnızca tüketicileri değil, üreticileri de etkiliyor. Türkiye Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği Başkanı Mesut Öksüz, yüksek faiz oranları ve kısıtlı kredi olanaklarının üretim maliyetlerini arttırdığını belirtiyor. Öksüz, “Enerji ve nakliye giderlerindeki artış, üreticilerin maliyetlerini yükseltiyor. Kâr marjlarını düşüren üreticiler, iç piyasada fiyat artışlarını sınırlamak için mücadele etmek zorunda kalıyorlar,” ifadelerini kullanıyor. Bu durum, iç piyasada maliyet baskısının kalıcı hale gelmesine neden olurken, ihracata yönelen firmalar da uluslararası pazarlarda rekabet gücünü kaybetmemek adına fiyatları sınırlı tutmaya çalışıyor.
Ekonomik Beklentiler ve Enflasyon
Türkiye’de yıl sonu enflasyon oranının %41,5 seviyesine ulaşması beklenirken, uzmanlar enflasyonun kalıcı hale gelme riskine dikkat çekiyor. Özellikle hane halkı harcamalarının yüksek seyretmesi ve gıda fiyatlarının düşmemesi, tüketici ve üreticilerin bütçeleri üzerindeki baskıyı artırıyor. Ekonomistler, hükümetin bu baskıları hafifletmek için daha sürdürülebilir politikalar geliştirmesi gerektiğini savunuyor.
Sürdürülebilir Çözümler Gündemde
Gıda ve eğitim harcamalarındaki artışın kontrol altına alınabilmesi için sürdürülebilir politikaların gerekliliğine vurgu yapılıyor. Uzmanlar, özellikle tarımsal üretimin desteklenmesi ve enerji maliyetlerinin azaltılmasına yönelik adımlar atılmadıkça, enflasyonun yüksek seyretmeye devam edeceğini öngörüyor. Türkiye’nin önündeki enflasyonla mücadele sürecinde, ekonomik dengesizliklerin yarattığı zorlukların giderilmesi için kapsamlı çözümler geliştirilmesi bekleniyor.